Puerto Vallarta, Meksika, Evlilik Yıl Dönümü, Meksika'nın Alanya'sı
- Ömür Kabak
- 19 May 2019
- 3 dakikada okunur
17- PUERTO VALLARTA, MEKSİKA. 200 65’ Kuzey Enlemi, 1050 24’ Batı Boylamı
2 Şubat 2019, tekrar karadayız. Meksika'nın Puerto Vallarta limanına çıktık. Bugün bizim için özel bir gün, çünkü evlilik yıl dönümümüz. 1985’ten 2019'a 34 yıl gelip geçmiş. İlk aşk konuşmamız, flörte başlamak mı diyeyim yoksa çıkmaya başlamak mı onun tarihi ise 29 Ocak 1982. Nikahımız ise İzmir'de 31 Ocak 1985 de olmuştu. Bu nedenle birer gün ara ile 29 ve 31 Ocak ve 2 Şubat bizim özel günlerimizi oluşturan bir dönem oluyor. Ancak biz düğünü ve bu nedenle 2 Şubatı esas alıyoruz kutlamak için. Önceki iki günü ise sadece anıyoruz.
Tüm gün dolaştıktan sonra, öyle yorulmuşuz ki doğrudan mayoları giyip önce jakuzi, sonra havuz ve sonra yine jakuzi keyfi yaptık, güvertede. Geminin kalkışını ve şehri denizden seyretmeyi uzanmış olduğumuz şezlonglardan yaptık. Normal bir gün olsa, özel masalı restorana değil açık büfeye spor kıyafetlerle gider bir şeyle atıştırırdık. Ancak bu bizim evlilik yıldönümümüz, kutlamaya yapacağız. Güzelce giyindik, Gülsüm süslendi ve restorana gittik.

EVLİLİK YIL DÖNÜMÜ
Masamıza oturduktan sonra, baş garsonumuz menüyü getirdi. Mauritiuslu, genç, uzun boylu bir görevli Vellen. Mesafeli ve saygılı hizmetini güler yüzü ile süslüyor, kibarca bilgiler veriyor, her seferinde tatlı dille karşılayıp uğurluyor. Onun yardımcısı ise Endonezyalı Putra, daha mahcup, çekingen ve acemi bir kişi. Ailesi Müslüman ama kendisi Budist imiş. Bir de içkilerle uğraşan şişmanca ve her daim gülen biraz da şımarık bir lafazanlıkla ortalarda doluşan yine Mauritiuslu Sangita isimli kızımız var. Siparişin başında, Vellen dedim "bugün bizim evlilik yıl dönümümüz en iyi şarabı ve en iyi yemekleri ve tatlıları getir bize, tercihi sana bırakıyoruz." Gülümsedi, tebrik etti ayrı ayrı elimizi sıkarak. Birazdan, diğer ikisi geldi onlar da elimizi sıkarak tebrik etti. Her şey çok güzel geçti.
Yemeğin sonunda Vellen, bez peçetelerden üç ayrı renklisini seçti, birkaç dakikalık uğraşla onları ayrı ayrı önce büktü, sonra kalp içinde bir gül şeklini verdi, büyük bir kadehe yerleştirdi, aynı anda yardımcısı ayrı bir pasta ve iki kadeh şampanya getirdi. Yanımızdaki masaların dikkatini çekti, kutlama nedenini anladılar, alkışlar eşliğinde, hepsine teşekkür ettik ve hep birlikte kadeh kaldırdık.
Pasifik’in ortasındaki bir gemide yaptığımız ilk kutlamaydı bu. 34 yıl önce Antalya'daki düğünden sonra gece yarısından sonra Batı Toros dağlarının arasındaki Elmalı Askerlik Şubesi Lojmanındaki ilk evimize karların ve buzların arasında iki araba dolusu yakın akrabalarla giderken bu günler hiç aklımıza gelmemişti. Fakültedeki birlikteliğimizden bu yana, eşimle hep birlikte okuduk, birlikte askerlik yaptık, birlikte staj yaptık, birlikte hakimlik yaptık, aynı büroda avukatlık yaptık, birlikte siyasetle uğraştık, seçimlerde birlikte oy istedik, iki çocuğumuz ve bir torunumuz oldu, sekiz kere ev değiştirdikten sonra artık değiştirmeyi düşünmediğimiz ve hayatımızın sonuna kadar oturacağımız evimizde, eskilerin deyimi ile dede bacı , köpekler, kediler, tavuklarla beraber, avukatlığı azaltarak daha çok bahçedeki ağaçlara, çiçeklere ve toprağa zaman ayırarak yaşayıp gidiyoruz. Ne oldum demeden, nerelerden geldiğimizi hep anarak ve fakat artık ne olacağımızı çok da merak etmeden.
MEKSİKA'NIN ALANYA'SI
Tekrar bugünün sabahına dönersek Puerto Vallarta bizim Alanya'ya benzettiğim turistik bir şehir. Güneş, deniz, büyük ve lüks oteller diyarı. Yanaştığımız liman hemen şehrin yanında ve ona güvenerek yürümeye karar verdik. Geze geze tam 8 km sonra şehrin diğer ucundaki asıl merkeze gelebildik. Hava biraz rüzgârlı ve deniz bize çok temiz gelmediği için mayolu olmamıza rağmen denize girmedik. Sahilde yürüdük, deniz kıyısında oturduk, etrafı ve insanları seyrettik. Yüksek dağlar sıra sıra ve denize paralel uzayıp gidiyor. Müthiş bir orman dokusu var, yeşil ağaçlar o kadar sık ve birbirine girmiş vaziyette ki, toprak rengi hiç görülmüyor. Adeta bölge bölge ayrı yerlerde toplanmış Hindistan cevizi ormanlarını görüyoruz dağlarda.

Her taraf Amerikalı turistlerle dolu. Özellikle eşcinsel çiftlerin çoğunluğu göze çarpıyor. Ayrıca çok fazla sayıda eczane var ve tamamının vitrinleri viagra reklamları ile donatılmış.
Sahil boyu, modern sanattan örnekler sunan büyükçe heykellerle süslenmiş. Her biri birbirinden güzel ve çok sık aralıklarla konulmuşlar. Deniz kıyısında ise bizdekiler gibi tembel tembel hazır yiyecek beklemeyen bunun tersine çılgınlar gibi uçan ve sık sık denize dalarak yakaladığı balığını yutan korkutucu vahşilikteki pelikanları seyrediyoruz. Yol boyunca iki büyük kilise vardı, asıl merkezde olanında yeni doğmuş bir bebeğin vaftiz töreni yapılıyordu. Başta ebeveynler ve onların ebeveynleri olmak üzere tüm konuklar çok şık kıyafetler içindeydi, kadınlar ise aşırı makyajlı.
Dağlardan inen derelerin denizle buluştuğu yerlere yüksek köprüler yapmışlar ve bu köprüleri sonra yaya yoluna çevirip denize doğru seyir terasları oluşturmuşlar. Kalabalık ve hareketli bir yer. Geçen yılki Meksika gezimizde değişik şehirlerde gördüğümüz bir gösteri burada da yapılıyordu; Çok yüksek demirden bir direk tepesindeki kendi ekseninde dönen bir çembere asılı iplere bağlı yerliler merkezkaç kuvveti ile havada dönerken çok tehlikeli akrobatik hareketler yapıyor ve aşağıdaki arkadaşları da canlı bir yerel müzik çalıyor. Her gösterileri çok fazla sayıda seyirci topluyor ve her gösteri sonunda seyircilerden tek tek para istiyorlar.
Dönüşte, gözümüzü karartıp arabaya binmedik ve yine yürüyerek gemiye döndük.

Comments