Gemilerde talim var, kıskanacak yarim var, Tam gün konfor
- Ömür Kabak
- 19 May 2019
- 3 dakikada okunur
GEMİLERDE TALİM VAR, KISKANACAK YARİM VAR
1 Şubat 2019 akşamı Royal Tiyatroda, daha önceki gösterisini izlediğimiz pantomim sanatçısının ikinci kez gösterisi vardı. Bir hafta önceki yapılan ilk gösteride seyirciler arasından tesadüfen iki erkek ve bir kadın seçti. Sahneye yanına çıkardı. Seçilen kadın ise Gülsüm oldu. İki erkek, Gülsüm için sözde kavga etti, sanatçının kışkırtması ile birbirine silah çektiler ve peş peşe birbirlerini öldürdüler. Finalde, sanatçı, iki rakibinden kurtulmuş olarak, planlarını gerçekleştirmiş bir komutan gibi Gülsüm’ü koluna taktı ve gitti.
Bu akşam aynı sanatçı başka gösteriler yaptı, bolca güldük ve alkışladık. Sonra küçük bir erkek çocuğu sahneye aldı ve onunla balonlardan oluşan bir gösteri yaptı. Sonra seyirciler arasından bir kadını seçti ve sahneye çıkardı. Tesadüf mü, bilerek mi yaptı yine Gülsüm’ü seçmez mi. Bu kez kendisi bir robot rolünde ve Gülsüm’le dans etmek istiyor. Kendisine bir ceket ve bağlanmamış bir kravat aldı, Gülsüme ise fular ve şapka seçti. Şapkayı ve fuları kendisine verirken, Gülsüm el çabukluğu ile onun kravatını hızlıca bağlayınca sanatçı şaşırdı, seyirci ise bravo sesleri ile alkışladı. Sonra müzik ve dans başladı, ancak kendisi robot olduğu için enerjisi bitti ve kaskatı kalakaldı. Müzik ve dans sustu, işaretle yanağından öperse tekrar canlanacağını işaret etti, Gülsüm gülerek anlamazdan geldi, mecburen müzik ve dans tekrar başladı, yine enerjisi bitti, tekrar dondu kaldı, yine öpücük isteği, yine karşılık bulmadı, tekrar müzik ve dans ve tekrar kaskatı kesilme oldu, bu kez seyirciler değişik dillerden "öp, öp, öp" diye tezahürata başladı, Gülsüm bu kez gülerek olmaz diye işaret yaptı, sanatçı bozuntuya vermedi, kendiliğinden canlanmış gibi yaptı ve final müziği eşliğinde Gülsüm’ü alkışlattı ve koltuğuna kadar getirdi, önümüzde reverans yaptı.

Çıkışta bizim Türk'ler, biraz beni kışkırtıp biraz da Gülsüm’ün öpmemesini konu ederek dalgalarını geçtiler, ben de son derece kendinden emin, "benim karım, benden başkasına öpmez" diye cevap verdim ve ekledim "eğer öpseydi onu öldürürdüm, öpmedi şimdi gidip o adamı öldürecem" diye hava attım. Ertesi günkü limanda aynı sanatçı programı bittiği için anlaşması gereği gemiden ayrılınca, ben de havalar bin beş yüz; "adamı korkuttum onun için kaçmak zorunda kaldı."
TAM GÜN KONFOR
Gemide tam gün kalmanın kendine has bir güzelliği var. Modern ve rahat bir otel burası. Manzarası ise sonsuz bir okyanus, her yöne doğru. İnsan rahatlıyor, yorgunluğu üzerinden atıyor. Yemekleri azaltmaya çalışıyoruz. Yoksa şişmanlık kaçınılmaz olacak. Bol spor, az yemek yeni ilkemiz.
Her akşam odamıza ertesi güne ait bilgileri içeren dört sayfalık gazete bırakılıyor. Bunun ilk sayfası, o gün gidilecek limana dair önemli edebiyatçıların söylediği bir cümleyi ya da yerel bir atasözünü, haritasını, varış/kalkış saatlerini, hava durumunu, son sayfası, yemek saatlerini, yemeklerin hangi bölge ile ilgili olduğunu, günlere göre değişebilen kıyafet şeklini, gemiye ait bilgileri, ortadaki iki sayfada ise tüm gün ve gece dakika dakika yapılacak aktiviteleri ve yerlerini ve bunlara ilişkin bilgileri veriyor. Toplu sportif hareketler, spor turnuvaları, kültürel bilgilendirmeler, origami, pasta süsleme, el işi-nakış işi kursları, yabancı dil dersleri, dans dersleri, briç, fotoğrafçılık, toplu yapılan beceri oyunları, bilgi yarışmaları ve daha bir sürü aktivite. Akşam yemeği sonrası yapılacak müziklerin yerleri ve sanatçıların kimlikleri. Aynı saate birden çok aktivite biniyor ve siz hangisine gideceğinize şaşırıyorsunuz. Kişisel okuma ve yazmalara veya spor yapmaya vakit kalmıyor. Kamaranızda dinlenme fırsatı ise hiç yok. Öyle ki, gemi içinde ayrı mekanlarda koşuşturmaktan eşler birbirini kaybediyor, yemek saatlerinde buluşmak için sözleşiyor ve gecenin erken saatlerinde yorgunluktan uykunuz geliyor.
Bazen tüm bu koşuşturmayı bırakıp; yemek ve içki ziyafetleri eşliğinde sohbetlere, havuz ve jakuzi keyfine, güneşlenme tembelliğine, kitap okumanın sakinliğine ve nefis deniz manzaralarına teslim oluyorsunuz. Bazen de kafa dengi bir arkadaşınızla bilardo, bowling, tavla, satranç veya iskambil oyunlarında kayboluyorsunuz.
Comments