top of page
Ara

Corinto, Nicaragua

  • Ömür Kabak
  • 19 May 2019
  • 2 dakikada okunur

15- CORİNTO, NİCARAGUA. 120 48’ Kuzey Enlemi, 870 17’ Batı Boylamı


Ertesi gün Nikaragua'dayız. Burada da Corinto isimli limanımız küçük ve gezecek bir şey olmadığı için yine dışarıda araba aradık. Bu sefer Fransızlara denk geldik. Gerçekten suratsız ve kibirli insanlar. Sadece, yolculuk başında hepimiz adına pazarlık yapan, gezilecek yerlerin teyitlerini rehberin elindeki listeden, yine rehbere tek tek tekrarlatan ve İngilizce konuşan rehberin anlattıklarını Fransızcaya çeviren David isimli Fransız istisnaydı. Kendi ana dili dışında İngilizce, İspanyolca, Rusça biliyormuş ve bizimle de Türkçe selamlaşma ve uğurlama sözcüklerimizi tekrarladı. Meğerse o da tur rehberi imiş. Mesleği gereği konuşkan ve girişken bir kişiydi ve yerel rehberin yanında ikinci bir rehber gibi bize ve kendi vatandaşlarına yardımcı oldu.



Burası, komşusu Kosta Rica'ya göre biraz daha az temiz ve daha düzensiz bir ülke. Ancak, tarımsal sanayiyi ben gelişmiş gördüm. Çünkü, neredeyse her birkaç km başına tarımsal işleme yapan tesisleri ve çok fazla sayıda ve çok büyük kamyonların taşımacılık yaptığını gördük. Kamyonların kafa kısımları çok büyüktü; uzun ve geniş burunlu ve şoför mahallinin arkasında sanki ikinci bir yolcu sırası ya da yatak odası olan kamyonlar bunlar ve ülkemizde hiçbir benzerini görmedim.

Nikaragua, komşusu Kosta Rica'ya nazaran geniş düzlüklerden oluşan bir ülke. Dağları ve vadileri birbiri içine girmemiş, tam tersine beş saatlik yolculuğumuz tamamen düz ovalarda ve tarlalar arasında geçti. Dağlar, daha uzaklarda gruplaşmış ve silsileler halinde devam ediyor. Bunlar volkanik özellikli dağlar ve çoğu da halen aktif.

Yerel rehberimiz, çok tatlı birisi, ülkesini ve iki yetişkin kızını çok sevdiğini defalarca tekrarladı, telefonundaki resimlerini gösterdi ve onlara her seferinde öpücük gönderdi. Her gösterdiği yeri de abartılı şekilde överek anlattı.

Gezdiğimiz bölgeyi, bizim Küçük Menderes Havzasına benzettim, neredeyse gözlerim, trafik levhalarında Ödemiş veya Tire yazılarını aradı. Tarlaların sınırlarında ya da aradaki bölümlerde aynı tropik ağaçlar kesintisiz devam ediyor; Hindistan cevizleri, mangolar ve papayalar.



İlk olarak İspanyol Kolonyal döneminin başkenti Leon şehrine geldik. Tipik bir Latin Amerika şehri. Şehrin merkezinde büyük bir meydan ve meydan etrafında Katedral ve büyük binalar var. Ara sokaklar ise kesintisiz devam eden iki katlı evlerden oluşuyor. Meydanda kocaman bir fıskiyeli havuz, aslan heykeli ve devasa büyüklükte yerel giysili bir kadın maketi vardı. Yerel pazarı çok zengin ve kalabalıktı. Bir dolara önce suyunu içip sonra et kısmını yediğimiz daha önce benzerini görmediğimiz kocaman ve çok lezzetli bir Hindistan cevizi ile iki dolara bizdekilerin neredeyse üç misli büyüklükte ve lezzette avokado aldık. Satıcı kadınlarla fotoğraflar çekildik. Büyük kazanlarda pişirilen etli ve sebzeli pilavları seyrettik ama etlere güvenmediğimiz için yemedik.



Dönüşte, sözde volkanik bir dağ yamacına gidecektik ama sadece uzaktan fotoğraflarını çekebilecek kadar yaklaşabildik. Daha sonra ise gemiye döndük. Gemiye binerken nefis günbatımı manzaraları eşliğinde yerel müzik ve dans ekipleri bizleri uğurladı.

Gemiye döndüğümüzde peşi sıra yediğimiz mango, papaya ve ananas nedeniyle midemiz bambaşka bir dünyada olduğumuzu mutlaka fark etmiştir.

 
 
 

Comentários


Yazı: Blog2_Post
  • Twitter
  • Facebook
  • Instagram

©2019 by Omur Kabak

bottom of page